Liderin içindeki farklı bir makine
602
post-template-default,single,single-post,postid-602,single-format-standard,bridge-core-2.1.2,qode-news-3.0,translatepress-tr_TR,ajax_fade,page_not_loaded,,vertical_menu_enabled,qode-title-hidden,qode_grid_1300,side_area_uncovered_from_content,qode-content-sidebar-responsive,qode-theme-ver-19.9,qode-theme-bridge,disabled_footer_top,disabled_footer_bottom,qode_header_in_grid,wpb-js-composer js-comp-ver-6.1,vc_responsive,elementor-default,elementor-kit-219

Liderin içindeki farklı bir makine

Steve Jobs dünyamızı değiştirdi.

Bir adam düşünün ki, 2009 başında 6 ay izin alıp karaciğer nakli ameliyatı geçiriyor, 2010 başında sahneye çıkarak iPad‘i tanıtıyor. Oyun değişiyor.

Öte yandan, Steve Jobs kendi şirketinden, işine son verilerek, ayrılmış bir lider.

Kibarca yazmanın bir önemi yok, kovmuşlar yani…

Kitaplara, filmlere konu olan Jobs’un betimlenen özellikleri; huysuz, sinirli, kendini beğenmiş, kızını reddeden, duygusal zekâsı zayıf, saplantılı

Jobs dünyamızı değiştirdi mi?

Değiştirdi.

Stanford Üniversitesi Mezuniyet Töreni konuşması üzerine ayrı ayrı kitaplar yazılır, sohbetler edilir, hayatlar kurulur…

Kovulduktan sonra Jobs ne yapmış?

Pixar’ı kurmuş.

Sonra satmış.

Apple’a geri dönmüş.

Hmmm…

Söyleyeceklerim bu kadar.

Durmayalım devam edelim…

Bu yazının başlığına konu olan kişi Steve Jobs değil.

Jobs’un samimi arkadaşı, başka bir lider.

Robert Allen Iger (Bob Iger).

Time Dergisi 2019 yılında dünyanın en büyük eğlence ve medya şirketlerinden biri olan Disney’in CEO’su Bob Iger’i Yılın İş İnsanı seçti.

Herkes Time Dergisi’nin ‘Yılın Kişisi’ (Person of the Year) seçtiği 16 yaşındaki İsveçli aktivist Greta Thunberg’i konuşurken arada kaynadı Iger

Yapımcı David Geffen’in Bob Iger için;

‘Onurlu, nezih, zeki, başarılı ve müthiş bir adam olmak her yerde olağandışıdır. Ancak eğlence sektöründe daha da olağandışıdır. Iger birinci sınıf bir lider…’

demesinin bir sebebi olmalı.

Durmayalım devam edelim…

69 yaşındaki Bob Iger’in 2019 yılının eylül ayında çıkardığı otobiyografisi Ride of Life Time bir solukta okunabilen bir kitap. Türkçe’ye çevrilmiş değil. Ama meraklısı mutlaka okumalı diye düşünüyorum.

Neden mi?

Walt Disney CEO’su olduktan sonra, Iger’in mihenk taşlarını bir sıralayalım.

Nefes kesici.

Pixar’ı 7.4 milyar dolara satın alıyor. Kimden? Steve Jobs’tan…

O huysuz adamı ikna ediyor.

2009 yılında ise, Marvel Cinematic Universe oluşumunu, yaklaşık 4 milyar dolara satın alıyor. Kimden? Ike Perlmutter’dan…

Perlmutter gizemli bir adam. Konumuna göre medya görünürlüğü neredeyse hiç yok. Bob Iger’in telefonlarına çıkmıyor. Bu kadar ters adam. Iger, Steve Jobs’tan yardım istiyor. Jobs araya giriyor, öyle buluşuyorlar.

Yine başka bir huysuz adamı ikna ediyor.

Ekim 2012’de, Bob Iger, Lucasfilm‘i 4.05 milyar dolara satın alıyor. Kimden George Lucas’tan…

Iger, Lucas’ın biricik yavrusunu, yani Star Wars’u alıyor. ‘Yıldız Savaşları’ hayranları şok oluyor. Düşünün adamın adı kurumun adında var; Lucas Film

Ezcümle bir huysuz adamı daha ikna ediyor.

Burada hikâye bitiyor zannediyorsunuz değil mi?

Durmayalım devam edelim…

Disney en büyük satın alımını Mart 2019’da gerçekleştiriyor.

Hazır mısınız?

20th Century Fox ve stüdyoları için 71 milyar dolarlık (yazıylayetmişbirmilyardolar) bir anlaşma yapıyor.

Günün sonunda ‘Media Mogul’ Rupert Murdoch’u da ikna ediyor.

Tüm bu anlaşmaların hızı baş döndürücü, öte yandan anlaşma yapılan isimler de öyle, Steve Jobs, Ike Perlmutter ve George Lucas gibi dünyada jenerasyonları peşinden sürüklemiş markaların liderleri var.

Bu insanlar için maddi çıkardan ziyade, yarattıkları efsanelerin ayakta kalması daha önemli, zaten tüm pazarlık da bu odakta dönüyor.

Bob Iger, 96 yıl çığır açan bir tarihi ayakta tutmakla kalmadı. Disney markasını herkesin beklentisinin çok ötesine taşıdı. Bunu Steven Spielberg’in tabiri ile ‘zerafet ve cesaret’ ile yaptı.

Hem huysuz liderleri hem de ana hissedarlarını ikna etti.

15 yıllık CEO Bob Iger, şubat ayında görevinden istifa etti. 31 Aralık 2021 tarihli sözleşmesinin bitimine kadar şirketin icra başkanı olarak kalacak.

Tam huzura erecekken, pat diye kucağında Koronavirüs salgınını buldu.

Pixar, Marvel, Lucasfilm ve 20th Century Fox

Hmmm…

Durmayalım devam edelim…

David Faster Wallace’ın tanımladığı ‘Gerçek Lider’e, bugünlerde ihtiyacımız var.

Lider ‘Guru’larına değil bak! Gerçek liderlere

Wallace’ın, ‘Gerçek Lider’ tanımı şöyle;

“Kendi bireysel tembelliğimizin, bencilliğimizin, zayıflığımızın ve korkumuzun kısıtlarını aşmamıza yardımcı olan, kendi başımıza yapabileceğimizden daha iyisini ve daha fazlasını başarmamızı sağlayan kişiler.”

Gerçek liderler, lider doğmuyor.

Başkalarının zorluklarla mücadele etmesine yardım etme becerisini DNA’larında bulundurmuyor. Büyük zorluklarda, değişimlerde ve krizlerde dayanıklılıkları artıyor, derileri kalınlaşıyor. Duygusal zekâları bu ortamlarda genleşiyor.

Yaşadığımız bugünler belli olan tek şeyin ‘belirsizlik’ olduğu günler…Böyle büyük değişimlerin tam ortasında oluşan ‘kolektif kaygılar’ liderlerin kim olduğunu ortaya çıkarıyor.

Değişim ortamları turnusol kâğıdı gibi.

Durmayalım devam edelim…

Bob Iger‘in kitabında ‘Lider’ olmak adına yaşadıklarından öğrendikleri zihin açıyor.

Çoğu zaman kendine şu soruyu soruyor;

‘Önem verdiğim hangi konu üzerine yeterince zaman harcaMIyorum ?

Ne soru değil mi?

Soruya geri dönüp bir daha okuyun.

Sayfaları çevirdikçe şu tanımına denk geliyoruz.

‘Liderin içindeki pozitif bakış açısı özellikle zorlu zamanlarda büyük önem taşıyor. Bu bakış açısı liderin içindeki farklı bir makineyi de çalıştırıyor. Özellikle zor zamanlarda insanları; asıl önemli olana odaklayabilme, savunma mekanizmalarını devre dışı bırakma ve korumalı alandan çıkarma noktasında sizi kendinizden emin hissettiriyor. Lider olarak belirlediğiniz iletişim tonunun üzerinde büyük bir etkisi var. Kimse kötümser lideri takip etmek istemez…’

Liderin içindeki farklı bir makine ?

Hmmm…

Söyleyeceklerim bu kadar.

Kitaptan kısa bir anekdot aktarayım.

Pixar birleşmesine ilişkin anlaşmayı açıklamalarına 1 (bir) saat kala Steve Jobs, Bob Iger’i yürüyüşe çıkarıyor. Birkaç yıl önce atlattığı kanserin tekrar geri döndüğünü, durumunun iyi olmadığını söylüyor.

Bob Iger’e anlaşmadan vazgeçebileceğini, açıklamayı da kendisinin yapabileceğini belirtiyor. Steve Jobs birleşme sonrası çoğunluk hissesine ve Yönetim Kurulu’nda bir koltuğunda sahibi olacağı için aslında bu durum kritik.

Bob Iger, biraz düşündükten sonra; ‘Steve Jobs’a değil dünyanın en yaratıcı kafalarının bulunduğu bir markaya yatırım yaptıklarını söylüyor, açık davrandığı için Jobs’a teşekkür ediyor. Sonra da birleşmeye dair töreni gerçekleştiriyorlar.

-.olan ne?

Iger, duruma takılıp kalmıyor. Kendini kontrol altında alıyor. Durup, düşünüp sonra harekete geçiyor. Iger, yeteneğe deneyimden daha fazla değer veriyor ve insanları bildiklerinden daha fazlasını talep eden rollere koyuyor.

-.olan bu?

Bu birleşme sonrasında, Toy Story 3, gişede 1 milyar dolar sınırını geçen ilk animasyon filmi oluyor.

Liderin içindeki farklı bir makine ?

Pozitif bakış açısı ? İyimserlik ? Umut ?

Hmmm…

Dünya edebiyatının en büyük ismi Yaşar Kemal, ölümünden birkaç ay önce kendisine ‘fahri doktora’ unvanı verilecek törene sağlık sorunları nedeniyle katılamaz. Ancak törene bir not iletir.

Notun son cümlesi şöyledir.

“Yaşam umutsuzluktan umut üretmektir. İnsan umutsuzluktan umut üreterek bugüne kadar gelmiştir.”

Burada duralım.

Yaşadığımız günler için söyleyeceklerim bu kadar.