Karanlığın Yüreği.
451
post-template-default,single,single-post,postid-451,single-format-standard,bridge-core-2.1.2,qode-news-3.0,translatepress-tr_TR,ajax_fade,page_not_loaded,,vertical_menu_enabled,qode-title-hidden,qode_grid_1300,side_area_uncovered_from_content,qode-content-sidebar-responsive,qode-theme-ver-19.9,qode-theme-bridge,disabled_footer_top,disabled_footer_bottom,qode_header_in_grid,wpb-js-composer js-comp-ver-6.1,vc_responsive,elementor-default,elementor-kit-219

Karanlığın Yüreği.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı duyusal-uyum.png

Joseph Conrad, 1899 yılında yayınlanan ‘Karanlığın Yüreği’ (Heart of Darkness) kitabında ‘medeniyeti’ bir arada tutan ipliğin aslında ne kadar ince olduğunu gözler önüne serer.

‘Karanlığın Yüreği’ni okurken, dış dünyadaki kötülüğün içimizdeki kötülük tarafından onaylanmasını ve ikisi arasındaki duvarın çöküşünü tüylerimiz ürpererek izleriz.

80 sayfa.

Roman değil.

Hikaye değil.

Özgün bir dili, uçuşan semboller içinde derin ve şiirsel bir anlatımı var.

1998 yılında Modern Library tarafından açıklanan 20.yüzyılın en iyi 100 kitabı listesinde 67. sırada yer alıyor.

Gelişmenin ve modernliğin yarattığı karmaşa üzerine bir ‘baş yapıt’…

‘Karanlığın Yüreği’ndeki kahraman Mar­low’un üç farklı karanlığı; insan eli değmemiş Kongo’nun karanlığını, Avrupalıların yerlilere yaptığı zulmün karanlığını ve her insanın içinde gizli olan kötülük yapma arzusunun karanlığını ele alıyor.

Bak, bu cümleyi kenara yazalım. 

Her insanın içinde gizli olan kötülük yapma arzusunun karanlığı…

Meraklısı inceleyebilir.

Ülkemiz insanına ve bugünün karmaşasına nefis açılımlar getiren merhum Engin Gençtan, ‘Persona’yı şöyle tanımlıyor.

“Persona, tiyatro oyuncularının çeşitli rolleri canlandırırken taktıkları ‘maske’ anlamına gelir. Jung ise bu sözcüğü insanın ‘kendisi olmayan’ bir karakteri yaşaması anlamında kullanır.”

Kendisi olmayan.

Maske.

Daha derine inerseniz, ‘Persona’ kavramının toplumun onayını almak amacıyla insanın takındığı maske noktasına gelirsiniz.

‘Maske’, bir anlamda, insanın çıkarlarını korumasına ve biçimsel başarıya ulaşmasına da yardımcı olur.

İş hayatının ‘Kurtları’ ve ‘Köpekbalıkları’ içinde, bazılarının hayatta kalabilmesi açısından çok önemli bu maske.

-.Virüs için takmaz ama bunun için maskeyi takar.

Acıklı olan ‘V for Vendetta‘ filmindeki replikteki gibi; ‘Uzunca süre maskeyi takarsan, altındaki kişiliği de unutursun.’

Bir anlamda yüzün zamanla da onun şeklini alır.

Yanaklarınızda ki ‘Müstehzi’ gülümsemeyi görür gibiyim.

Kimseyi suçlamıyorum.

Dürüstlük çok ama çok pahalı bir hediye.

Bu kadar derin konulardan biraz kıyıya yüzelim.

Bir küçük oyun oynayalım ve boşlukları ‘Maskesiz’ dolduralım.

“Eşitliğin de adalet gibi bir gün herkese lazım olabilececeği gerçeğini” kenara yazalım.

Eşitliğin olmadığı ………’de/da ön yargılar vardır,

Eşitliğin olmadığı ………’de/da gözler toplam faydaya değil, maskeye odaklanır. 

Eşitliğin olmadığı ………’de/da adalet susar, ayrımcılık konuşur.

Eşitliğin olmadığı ………’de/da şiddet vardır.

Eşitliğin olmadığı ……… ’de/da gün gelir zalim susturulur, ilahi adalet konuşur.

Doldurabildiniz mi ?

Yarısında sıkıldınız mı ?

Yer ve zaman bağımsız mı kaldı boşluklar ?

Şiddete yer vermeden, saygın ve eşitlikçi bir ortam yaratmak, güçlüyü değil haklıyı savunmak, eşit bir dünya yaratma yolunda aktif rol almaya niyet etmek…

Ne hamasi laflar değil mi ?

Okuması bile zor geliyor insana.

Hmmm.

Pınar Gültekin kim desem ?

Dönüp boşluklara bir daha bakar mısınız ?

Bazen birşeyler yazarsın silersin…

Bak, bu cümleyi bir daha kenara yazalım.

Her insanın içinde gizli olan kötülük yapma arzusunun karanlığı…

Daha siyahı, daha zifti; o kötülüğe sessiz kalma, susma hali.

İletişim çok önemli.

‘Farkındalık’ kavramı iletişim ve strateji üzerine kafa yoran herkesin ağzından düşmüyor.

Diline pelesenk etmiş…

Erich Fromm ‘Olma Sanatı’ kitabında, ‘Farkında olmak’, ‘Bilmek’, ‘Bilincinde olmak’ eş anlamlı kullanılan ifadelerdir diyor.

Ne var ki ‘Farkındalık’ (aware) sözcüğü bu iki ifadeden etimolojik olarak ayrışıyor.

Biraz araştırınca, Aware sözcüğünün kökünün Almanca (gewahr) olduğunu keşfediyorsunuz.

Sözcüğün ingilizce ve almanca dillerinin tarihcesinde, ‘dikkat’ (attention), ‘dikkatli olma’ (ingilizce : mindfulness), (almanca : aufmerksamkeit) anlamlarına da geliyor.

Bir şeyin bilincinde olmak yada farkında olmak diye anlamlandırılıyor.

Bilmekle olmak arasında fark var.

Biliyorsan söz gelimi eyleme, davranışa dönüştürmüyor isen bir kara deliğin içine bırakıyorsun o bilgiyi.

Bilgi biçim değiştirmiyor, ‘lafügüzaf’ oluyor.

Hmmm.

Filmi geriye saralım.

Joseph Conrad’ın ‘Karanlığın Yüreği’ kitabına geri dönelim.

Kitabın en bilinen, esin kaynağı olduğu uyarlama John Milius‘un senaryosunu yazdığı, Francis Ford Coppola‘nın yönetmenliğini yaptığı, 1979 yapımı, Apocalypse Now filmi.

Coppola, üç karanlığın peşinde, hikayeyi Kongo’dan Vietnam ve Kamboçya’ya taşıyor.

Her insanın içinde gizli olan kötülük yapma arzusunun karanlığına.

Pınar Gültekin kim desem ?

Tanımıyorum.

Ama bazen birisine bir şeyler yazarsın.

Yazar silersin.

Yazar silersin.

O hiçbirini okumamış olur.

Ama sen hepsini söylemiş olursun.*