Çalışan, Biz ve İletişim.
750
post-template-default,single,single-post,postid-750,single-format-standard,bridge-core-2.1.2,qode-news-3.0,translatepress-tr_TR,ajax_fade,page_not_loaded,,vertical_menu_enabled,qode-title-hidden,qode_grid_1300,side_area_uncovered_from_content,qode-content-sidebar-responsive,qode-theme-ver-19.9,qode-theme-bridge,disabled_footer_top,disabled_footer_bottom,qode_header_in_grid,wpb-js-composer js-comp-ver-6.1,vc_responsive,elementor-default,elementor-kit-219

Çalışan, Biz ve İletişim.

İnsan Kaynakları Yönetimi veya Kurumsal İletişim Yönetiminde emek veren herkesin tek odağı var : ‘Akılları ve Yürekleri Kazanmak’…

Yazması veya okuması ne kadar kolay değil mi ?

Ama öyle değil…

‘Bozkırın Tezenesi’ Neşet Ertaş ile gönül bağım var. Bir tarihte TRT’de röportaj yapılıyor kendisiyle. ‘Neden yeni yapılan türküler, sizinkiler kadar kalıcı olamıyor ?’ diye soruluyor. Bozkırın tezenesi cevap veriyor : ‘Biz çekmediğimiz derdin türküsünü yakmayız kızım’ diye.

Bugün, bırakın iletişimi, hemen hemen herkes her konuda mangalda kül bırakmıyor.

.- Yeni mi ? Değil. Eskiyecek mi ? Hayır. Artıyor mu ? Evet.

Ama gerçek her zaman en iyi ilaçtır.

Çekmediğimiz derdin türküsünü de yakmayalım.

En son ne zaman gazete satın aldığımı hatırlamıyorum. Siz ne zaman satın aldınız ? Bence sizde hatırlamıyorsunuz.

Konda Araştırma’nın ‘Medyaya ilgi’ ile ilgili yaptığı anket sonuçlarında, Türkiye’nin yüzde 74’ünün gazete okumadığı ortaya çıktı. İnternete ve sosyal medyaya artık, bir anlamda, gerçek kaynak gözüyle bakılıyor. Ama hal böyle iken, neden çalışanlarımıza ısrarla dergi basıp göndermeye çalışıyoruz. Gazete okumayan bu kitle bu kitleden farklı bir kitle mi?

Bir adım ileriye gidiyorum.

Çalışan Değer Önermesi (EVP) çalışması yapan kurumların çalışmalarını alt alta yazdım. Aynı tornadan çıkmış gibi, hepsinin önermesi neredeyse aynı. Ne komik değil mi ?

Propaganda noktasında kalması muhtemel bu önermelerin. Samimi bulunuyor mu ? Hala yaşıyor mu ? Uygulamalara bakmak lazım. En önemlisi sonuçlara bakmak lazım.

Bir adım daha ilerleyelim.

Çalışan bağlılığı ve memnuniyeti kurumların gündeminin ilk sırasında. 2022 ylıında da, daha önceki yıllarda olduğu gibi, ‘belirsizliğin belli’ olduğu bir dönemden geçtiğimiz için konu uzun bir süre masalarda öyle kalacak. Çalışan değer önermesi (EVP) konularının masalarımızda projelerinin sebebi de bu.

İçerik aslında ‘çalışanı ve yeteneği’ hedefliyor ama çalışan değer önermesi ‘İşveren Markası’na bağlanıyor ?

İş veren’in mi Markası’?

.- Bu ismi kim buldu ? Kim dillendiriyor bunu veya yayıyor bakmak lazım.

Hmmm…

Peki eski dostlara ne oldu ?

Vizyon, Misyon, Değerler ?

‘Çalışan Değer Önermesi’ ile Değerlerimizin bağını ne zaman kopardık ? Nereye bağladık? Bir yere bağladık mı yoksa internet sitemizde ‘Vizyon, Misyon, Değerler’ tabelası olarak dursun mu?

Bir adım daha ilerleyelim…

Harvard Business Review’e göre çalışanların sadece % 29’u kurumsal ( tüzel kodlar vb. ) e-mailleri inceliyor. % 41’i intranete giriş yapmıyor bile.

Peki bu çalışanlar nerde ? Çalışanların hepsi mobilde.

Statcounter.com’da datayı çekiyorsunuz, Ekim 2009 – Ekim 2016 dönemini, internete girişler dramatik bir şekilde masaüstü bilgisayarlardan 2016 yılına kadar düşüyor, sonra yok oluyor. Yerini tablet ve mobile bırakıyor.

Kimin evinde masaüstü bilgisayar kaldı ? Sizin var mı ? Bende yok.

Sonra ne yapıyoruz biliyor musunuz sosyal medya kanallarına girişi işyerinde masaüstü bilgisayarlardan yasaklıyoruz. Facebook, Instagram’a masa üstünden ne zaman bağlandınız? Bir gönderi atmayı masaüstünden hiç denediniz mi ? Ben denedim. En son twitter’a masaüstünden bağlandım, bir şey aramak isterken gönderi attım. Sileceğim diye elim ayağıma dolaştı. Bilmiyorum çünkü…Bilmiyoruz çünkü masaüstünden hiç bağlanmıyoruz.  

.- Artık ofislerde de değiliz ki diye mırıldanışlarınızı duyuyorum

Bir adım daha gidelim…

İç iletişimde strateji nasıl geliştireceğiz, çalışanların dikkatini nasıl çekeceğiz diye kafa yoruyoruz. Öncelikle çalışanlarımıza ‘yetişkin insanlar’ gibi davranmakla başlayalım. Onlar Endoplasmik Reticulum değil. 

.- Lisede ismini söylemeyi en çok sevdiğim.

Etkili iç iletişim yönetiminin itibara etkisi açıktır. İtibar yönetiminin içten dışa yansıması da gözle görülür şekilde artıyor. Çalışanlarımız ‘akıllı ve yetişkin’ birer birey olarak davranılmayı hak ediyor. 

Şaman öğretisi der ki; ‘Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum. Ben, ben olduğum için sen, sensin”

‘BİZ’ kavramının kökü buradadır.

‘BİZ’ kavramını bozuk para yapılamaz. Kimse – tabiri caiz ise – artık yemiyor. Çalışanın kalbine dikeni saplamayalım.

Önce anlayalım. 

Sonra anlatalım.

En sonunda ise mutlaka anlaşalım.

WIFI bağlantı sorunu gibi ‘neden kuşaklara ve çalışanlara bağlanamıyoruz’ diye dövünmeyelim.

Koltukları koruyacağız diye kendimizi ve başkalarını kandırmayalım.

Başka bir şaman öğretisi ile bitirelim.

‘Ders, sen öğrenene kadar devam eder’