Çakırdikeni.
732
post-template-default,single,single-post,postid-732,single-format-standard,bridge-core-2.1.2,qode-news-3.0,translatepress-tr_TR,ajax_fade,page_not_loaded,,vertical_menu_enabled,qode-title-hidden,qode_grid_1300,side_area_uncovered_from_content,qode-content-sidebar-responsive,qode-theme-ver-19.9,qode-theme-bridge,disabled_footer_top,disabled_footer_bottom,qode_header_in_grid,wpb-js-composer js-comp-ver-6.1,vc_responsive,elementor-default,elementor-kit-219

Çakırdikeni.

Evden çalışmak kimine iyi geldi. Kimine iyi gelmedi.

Aşılama süreci hızlanacak, elbet bu güneş bir yerlerden çıkacak, içimizi ısıtacak. 

Öyle bir dönem ki her şeye yetişmek pek mümkün değil.

Zamanı yönetmek her şeyden daha kıymetli bir önem kazandı.

Ancak sorun zamanın yetmemesi değil. Zamanı tüketmek de değil.  

O zamanı kimle ve ne için harcayacağını seçimleri “doğru yapmaya” bağlı.

Hepimiz için geçerli.

Yerine konması, geri döndürülmesi, yenilenmesi ve depolanması mümkün olmayan bir kaynak.

Zaman.

İçinde belli bir eylemin bulunduğu süre… Çünkü eylem yoksa zaman da yoktur.

“Aaa oğlan ne kadar büyümüş” lafından daha çarpıcı.

En kıt kaynak ama adil.

Tüm insanlığa aynı pay.

1 yıl 365 gün.

1 gün 24 saat.

1 saat herkes için 60 dakika…

Algılanan zamanda ise farklılık var. Durumdan duruma değişiyor.

– Ne garip değil mi?

Felsefesine girmeyelim.

O konuyu Clubhouse felsefe odalarına bırakalım.

– Sabaha kadar.

Mis.

Stephen Covey.

Dokuz çocuk sahibi.

Kırk üç torunu var.

2003 yılında Amerikan Ulusal Babalık İnisiyatifi’nden Babalık Ödülü’nü almış.

Düşünsenize, sokağa çıkma yasağının olmadığı bir pazar gününde, “Pazar kahvaltısına eve bekliyorum” dediğinde 52 insan eve geliyor. Covey Planet.

Covey, aynı zamanda dünyada 40 milyondan fazla basılmış “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” kitabının yazarı. Kitapta zaman yönetimini sorgulamaya şu sorularla yaklaşıyor.

Daha sıkı, daha hızlı ve daha çok çalışmak sorunu çözmüyorsa, ne çözebilir?

Ardından gelen ikinci soru, akıl ve yüreklere hançer gibi saplanıyor.

Hayatta başarı merdivenlerini tek tek çıkarız. En üst basamağa çıktığımızda aniden merdivenin yanlış duvara dayalı olduğunu görürseniz ne hissedersiniz?

Yanlış soruların doğru cevabı yoktur. Covey’in soruları doğru soru.

Hmmm.

Stephen Covey’in zaman yönetimi yaklaşımında iki önemli unsur var. Öncelikli olana “önem” ve “öncelik” verme.

Yani?

– Şimdi yap.

Konuyu ek bir soru ile bitiriyor.

Şu anda yaptığım şey amacımı gerçekleştirmekte bana yardımcı olacak mı?

Zamanı tüketmek yerine, nasıl harcadığın önemli diyor.

Ama malesef insan inandığına denktir.

Bağlayalım artık.

Yaşar Kemal’in “İnce Memed” romanı dört cilt. Farklı dikenlerin tasvirlerini her cildin başında okuruz.

Çakırdikeni. 

Karaçalı.

Keven Dikeni.

Devedikeni.

Her cildin sonunda köylüler dikenleri yakar.

Bu dikenler gözü dönmüş ağaları, insanları temsil eder.

İnce Memed, her cildin sonunda halka zulmeden ağaları katleder.

Köylüler bu dikenleri ateşe verir. Ama her cildin başında başka bir diken çıkar.

Sayfa 12.

“Çakırdikeni; en pis, en kıraç toprakta biter. Bir toprak ki bembeyaz, peynir gibidir. Ot bitmez, ağaç bitmez, eşek inciri bile bitmez, işte orada çakırdikeni keyifle serile serpile biter, büyür, gelişir. En iyi toprakta bir tek çakırdikenine rast gelinmez. Bunun sebebi, bir kere iyi toprak boş kalmaz, her zaman sürülür ekilir. Bir de, öyle geliyor ki, çakırdikeni iyi toprağı sevmez.” 

Hayatımızın neredeyse her yerine dokusunu bırakan, Steve Jobs da zamanı nasıl değil, neyle ve kiminle harcamamız gerektiğini vurguluyor.

“Çevrenizdeki insanlar geleceğinizi şekillendirecek kişilerdir. Eğer çevrenizi, sizinle aynı vizyonu paylaşan zeki ve pozitif insanlardan oluşturursanız önünüzde parlak bir gelecek uzanıyor demektir. Şunu unutmayın ki, en çok birlikte zaman geçirdiğiniz 5 kişinin ortalamasısınız, akıllıca seçimler yapın.”

Ara sıra da dikenleri de yakmak lazım.  

Dudağımı ısırıyorum.