Anla, Anlat, Anlaş.
724
post-template-default,single,single-post,postid-724,single-format-standard,bridge-core-2.1.2,qode-news-3.0,translatepress-tr_TR,ajax_fade,page_not_loaded,,vertical_menu_enabled,qode-title-hidden,qode_grid_1300,side_area_uncovered_from_content,qode-content-sidebar-responsive,qode-theme-ver-19.9,qode-theme-bridge,disabled_footer_top,disabled_footer_bottom,qode_header_in_grid,wpb-js-composer js-comp-ver-6.1,vc_responsive,elementor-default,elementor-kit-219

Anla, Anlat, Anlaş.

Üslubun kimliğindir.

Şeytanın da bir soyu ve bir dili vardır.

Örneğin ‘Reklamın İyisi Kötüsü Olmaz’ cümlesi de bu soysuzluğun resmidir.

Çok mu sert oldu ? 

Çünkü reklamın iyisi kötüsü olur.

İletişimin iyisi, kötüsü olmaz’ denir mi ?

Denmez.

İletişimin iyisi de kötüsü de olur.

Örnek mi istiyorsun ?

Televizyonu aç, akşam tartışma programlarını izle.

Sembollerin gücü kelimelerle birleşir, zihinde bütünleşir, zaman geçer ve bir damga haline gelir.

.- Bi’ dakika 

Hmmm.

İletişimin iyisi kötüsü olur.

İletişimin zehirlisi bile olur.

Nasıl mı ?

Bir adım öteye gidelim.

Mahşerin Dört Atlısı

Kıyamet alameti olarak ortaya çıkacağına inanılan dört at ve üzerindekiler…

Yedi mührün açılması ile birlikte ortaya çıkacaklarına inanılır.

Kıyametin habercileri…

Savaş, kıtlık, açlık, yoksulluk, salgın hastalık ve ölüm getirecek olan; kırmızı, siyah, gri (soluk) renkli ve başlarında beyaz at yer alır.

-. Salgın hastalık ?

Hmmm.

Konumuz Teoloji değil.

John Gottman.

İlişkiler, iletişim ve evlilik içi istikrar konusunda kırk yılı aşkın süredir kapsamlı çalışmalar gerçekleştiren Amerikalı psikoterapist.

Gottman diyorki, ilişkilerde çatışma kaçınılmazdır.

İlişkiyi iyi yöneten insanların çatışmaları çözme değil, iletişimi sürdürebilir ve olgun tutmak konusunda başarılı olduklarını vurguluyor.

‘Yetişkin İlişkileri’ koruyabilmek, etkin iletişim kurabilmek, dinlemek, güven…

Bu noktalar iletişimi ve ilişkiyi yaşatıyor.

Bir de tersine bakalım.

Gottman ilişkilerde zehirli iletişimin ilişkinin ölümüne sebep olduğunu belirtiyor.

İlişkiye büyük zarar veren ‘Zehirli İletişim’ için ‘Mahşerin Dört Atlısı’ metaforunu kullanıyor.

İletişime ‘zehir‘ olan bu ‘Mahşerin Dört Atlısı’nın nal seslerini ilişkide ‘Suçlama, Savunma, Küçümseme ve Yok Sayma olarak duyuyoruz .

Bu nal seslerinin, zehirli iletişimin, yani ‘Mahşerin Dört Atlısı’nın olduğu yerde üretkenlik, yaratıcılık, birliktelik ve bir ‘anlam’ da yeşermiyor. 

 …

Derleyelim.

Liderliğin en önemli iki unsuru iletişim ve ilişki yönetimidir.

Bakmayın siz öyle liderliğin önüne koydukları sıfatlarla tumturaklı cümleler kullananlara.

Önüne ne sıfatı koyarsan koy,‘Liderlik’ iletişim ve ilişkileri sosyal sermaye olarak kabul eder.

Bu nettir.

Kıymet ; Anlamak, Anlatmak ve Anlaşmak temelinde yatar. 

Anlamakiçin, doğru soruları sormak gerekir. Yanlış soruların doğru cevapları da yoktur.

Anlatmak için, zehirli bir dile ve iletişim tarzına da ihtiyaç yoktur.

Anlaşmakiçin, iyi niyete, zihnindeki yargıları susturmaya, iyi bir dinleyici olmaya ihtiyaç vardır.

İlişkilerin ve iletişimin erozyona uğradığı bugünlerde kendi duygu ve ihtiyaçlarının farkında olmayan insanoğlu için kayıtsızlık her zaman cazip gelebilir.

Hatta baştan çıkarıcı bile olabilir.

Ama kayıtsızlık, zehirli iletişim ile bezenirse ilişkiyi yok eder. 

İlk fırsatta arkanı dönüp gidersin.

Toparlayalım.

Kelimelerine hakim olanlar, dünyaya da hakim olurlar.

Samimi ve etkili bir iletişim yaşadığımız gerçekleri göz önüne sermekle kalmaz, aynı zamanda büyük yanılgıları da açığa çıkarır.

1955 yılında Alabama eyaletinin Mongomery şehrinde siyahi Amerikalı bir terzi, beyazlar için ayrılan bir bölüme oturur.

İsmi, Rosa Parks.

Otobüs şoförü uyardı.

Rosa Parks kalkmayı red etti.

Tutuklandı.

Tüm ülkede bir boykota sebep oldu.

Bu boykotun lideri ise ilahiyat doktorasına sahip genç Dr. Martin Luther King.

Washington yürüyüşü etkinliğinde 250 bin kişiye Lincoln anıtı önünde ‘Bir Hayalim Var’ (I have a dream) konuşmasını gerçekleştirdi.

‘Bir Hayalim Var’ (I have a dream) konuşmasından 5 yıl sonra ‘Yardıma Muhtaç İnsanlar’ için bir mücadeleye girişti.

Bu projenin bir parçası olarak Nisan ayında çöp toplayan insanların düzenlediği grevi destekleyen bir yürüyüş de planlıyordu.

3 Nisan günü, samimi ve tüyler ürperten ‘Dağın Zirvesi’ (Mountaintop) konuşmasını gerçekleştirir.

Gözlerinden aklını ve yüreğini okursunuz.

Samimiyetle kelimeler diline gelir.

Konuşmasını da şu sözlerle bitirir.

‘…Aslında şimdi ne olacağını bilmiyorum.

Önümüzde zor günler var. 

Fakat şu an bunları önemsemiyorum.

Çünkü ben dağın zirvesini gördüm.

Bu yüzden hiçbir şey umrumda değil.

Herkes gibi bende uzun bir ömür yaşamak istiyorum, ancak bunun için endişelenmiyorum.

Çünkü dağın zirvesine çıktım.

Oradan ufuka baktım.

Hayalimizi gördüm.

Sizinle oraya gelemeyebilirim.

Ancak bu gece emin olmanızı isterim ki; bizler, insanlar olarak, hayallerimizin peşinde koşmalıyız.

Bu gece mutluyum.

Hiçbir şeyden endişe duymuyorum.

Hiçbir insandan korkmuyorum.

Benim gözlerim yaradanın gücünü gördü.’

Bu son cümleyi haykırarak, kaderine doğru limanı terk eden bir gemi edasıyla arkasına bakmadan kürsüyü bırakıp gider. 

Ertesi gün öğleden sonra, 4 Nisan 1968 tarihinde, Lorraine Motel’in balkonunda uğradığı silahlı saldırı sonucunda öldürülür.

 …

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî şöyle der ;

‘Söz dinleyene göredir. Eğer söylenen söz, dinleyenin kalbini açıp genişletmiyorsa, söyleyenden de hikmetler fışkırıp akmaz. Dinleyen ne kadar çekip alır ve özümserse, hikmet de o kadar çok gelir.

 .- Nefis.

Bitirelim.